Denizli Pamukkale Oduncu Kız Efsanesi


  

Denizli Pamukkale Oduncu Kız Efsanesi

Tabiatın en güzel renklerini içinde barındıran Denizli, tarih boyunca pek çok büyük medeniyete ev sahipliği yapmıştır.

Yer altı ve yerüstü zenginlikleri ile göz kamaştıran kentin dört bir yanı bugün dahi bu medeniyetlerin izleri ile doludur. Yapımı binlerce yıl öncesine dayanan bu eserleri diğer antik eserler arasında farklı kılan ise çeşitli efsanelere konu olmaktadır. 

Kuşaklar boyunca dilden dile günümüze kadar oduncu güzelinin öyküsü anlatılmaktadır. Denizli Çökelez Dağı çevresinde yaşayan ve fakir odunculuk ile geçinen bir aile yaşarmış. Ailenin kızı oldukça çirkinmiş. Bekâr oğlu olan anneler onu gördüğünde hep yollarını değiştirirmiş. Fakirliğini hiçbir zaman önemsememiş ama çirkinliği yüzünden kalbi çok kırıkmış 

- Olmaz, demiş. Böyle yaşayacağıma, yaşamam daha iyi!
Bir sabah erken, çıkmış Çökelez Dağı’na, atmış kendini uçuruma.



O sabah, Denizli Beyinin oğlu ava çıkmış. Yolu buralara düşmüş. Tepeden aşağı bakınca, bir de ne görsün, kayalardan sızan sıcak suların biriktiği bir gölcüğün kıyısında ay parçası gibi güzel bir kızın kanlar içinde bedeni yatıyor. Koşmuş aşağı, kucaklamış kızı, kalbini dinlemiş. Baygın ama yaşıyor! Almış atının terkisine, sürmüş dörtnala sarayına. 

Pamukkale’nin şifalı suları, onun çirkinliğini silip götürmüş, güzellikte eşsiz bir pamuk prenses yaratmış.

Hikâyenin bundan sonrası kırk gün, kırk gece süren mutlu bir düğünle sonuçlanır. Düğünün bahtlı gelini de çirkinliğine dayanamayıp, canına kıymak isteyen fakir oduncunu kızı.

Bu olaydan sonra kadınlar güzelleşmek için bu ılıcaları ziyaret etmeye başlamışlar. ve O günden bu güne güzelleşmek isteyen tüm kadınlar bu suyun içine kendini atar.




Yorum Gönder

0 Yorumlar
* Please Don't Spam Here. All the Comments are Reviewed by Admin.

buttons=(Accept !) days=(20)

Our website uses cookies to enhance your experience. Learn More
Accept !