4000 Yıl Öncesinden Sümerli Öğretmenden Mektup Var !



4000 Yıl Öncesinden Sümerli Öğretmenden Mektup Var !

Bu kültür yolculuğuna Mezopotamya’nın kuzeyinde yapılan kazılar ile başlayalım. Eski saraylar, yazılı kabartmalar ve kil tabletler bizi kültürün inşaa edilmeye başladığı bir medeniyete götürecektir. ”Çivi yazısı” diye adlandırdığımız yazıyı icat edip çürümeyen kil tabletler üzerine yazmamış olsalardı, kendilerinin ve yakın doğu milletlerinin üç bin yıllık tarihi ve yaşamı hakkında hiçbir bilgimiz olmayacaktı.

Evet, onlar günümüzde teşekkür borcumuzun olduğu Sümerlerdir.



Sümerolog Muazzez İlmiye Çığ’ın 33 yıl boyunca üzerinde çalıştığı, İstanbul Arkeoloji Müzelerinde bulunan Sümer, Akad ve Hitit dillerinde yazılmış çiviyazılı tabletlerden bizlere ulaşan Sümerli Öğretmen Ludingirra Tablet 1’den bize şöyle seslenir:

”Ben bir Sümerli öğretmen, şair ve yazarım. Yaşım yetmiş beşi bulduğundan öğretmenliği bıraktım fakat şairlik ve yazarlık ölünceye kadar sürecek.
Bu yaşam öykümü daha çok gelecek kuşaklar için yamaya başladım. Bizim ulusumuz, dilimiz, geleneklerimiz, sosyal yaşantımız, sanatımız unutuluyor artık.
Bu güzel ve uygar ülkemize heryerden göz diktiler.Göklere uzanan basamaklı kulelerimizin,görkemli tapınaklarımızın,arı gibi çalışan çarşılarımızın, her tarafa ulaşan kervanlarımızın, dümdüz uzanan yollarımızın, bol ürün veren tarlalarımızın, nehirlerimizde ve açtığımız kanallarda salına salına yüzen teknelerimizin, her türlü bilgiyi veren okullarımızın ünü uzak ülkelere kadar yayıldığından;
ilkel olan bu ülkelerin halkı kıskandı bizi. Fırsat buldukça üzerimize saldırdılar. Kentlerimizi yakıp yıktılar. Biz yaptık, onlar yıktılar; biz yaptık, onlar yaktılar. Halkımız hatta krallarımız tutsak oldu. Ailelerimiz dağıldı.Tarlalarımız, bahçelerimiz bakımsızlıktan kurudu; hayvanlarımız açlıktan öldü ve böylece kökü binlerce yıl önceye dayanan ulusumuz yoruldu, dayanamayacak hale geldi ve içimize yavaş yavaş sızıp bizi yiyen yabancıların kucağına bırakıverdi kendini. Onlar yönetiyor bizi şimdi. Topraklarımıza ilkel geldiler; sayemizde uygar olmaya başladılar. Ne yazıdan, ne tarımdan, ne sanattan, ne dinden, ne okuldan, ne attan, ne arabadan, ne aydan, ne yıldan haberleri vardı.
Hepsini bizden öğrendiler. Sonra da ”biz yaptık, biz bulduk” diye övünmeye başladılar. Hep korkuyorum, birgün gelecek, adımız da uygarlığımız da unutulacak. Biz ne yaptık, ne başardıysak hepsini onlar üstlenecekler.Bu durum beni yıllardan beri üzüyordu. Ben küçük bir adamım, bunu önlemek elimden gelmez diye yakınıyordum. Birgün aklıma geldi. Ben bir yazar olduğuma göre; ulusumuzun bulduklarını, başardıklarını,
geçmişini, geleneklerimizi yazmaya karar verdim. Böylece herkese ulaşacağını umut ediyorum.Bizim uygarlığımız belki binlerce yıl sonra yaşayan insanlara da geçecek. Bizim attığımız temeller üzerine yenilerini koyacaklardır.
Ah! Onlar da bizi hatırlayıp bıraktığımız kültür mirasları için teşekkür edebilseler!..”


Yüzyıllar öncesinden bize seslenen Ludingirra’nın isteğini bir nebze olsa da gerçekleştirebilirsek ne mutlu bize diyerek; başta yeni bir devri başlatan buluşları ” yazı ” olmak üzere hayatımıza kattıkları her şey için teşekkür ediyoruz.

Kaynak : ÇIĞ, Muazzez İlmiye, Sumerli Ludingirra, Kaynak Yayınları, İstanbul, 1996

Yorum Gönder

0 Yorumlar
* Please Don't Spam Here. All the Comments are Reviewed by Admin.

buttons=(Accept !) days=(20)

Our website uses cookies to enhance your experience. Learn More
Accept !