Kadınsız devrim giyotine benzer: Olympe De Gouges




Kadınsız devrim giyotine benzer: Olympe De Gouges

“Adam, sen, adil olabilir misin? Sana bu soruyu bir kadın soruyor. En azından bu hakkı ondan alamazsın. Söyle bana, benim cinsimi baskı altına alan, kendinden menkul iktidarı kim verdi sana? Gücün mü? Yeteneklerin mi?”

Zalimlere, ataerkil topluluklara, dinlere göre her şeyi kontrol altında tutmanın tek bir yolu vardı; kadını kontrolde tutmak. İşte bu yüzden işe kadınla başladılar. Önce dilini, sonra rengini yasakladılar, ardından kadının sihirli gücü olan aşkını…

Kadın 5 bin yılı aşkın bir süredir tahakküm altında ve işin en kötü yanıda bunun kendisi tarafından kabul edilmiş olması ve kader adı altında bu duruma boyun eğmesidir. Bu duruma tarih boyunca birçok kadın başkaldırmıştır. Kimi zaman işkenceyle susturulmaya kimi zamanda öldürülüp sindirilmeye çalışılan kadınlardan yalnızca birisidir Olympe De Gouges.



Olympe, 1748 – 1793 yılları arasında yaşamış Fransız kadın filozof ve yazardır. Fransa da küçük burjuva bir aileden geliyor. İnandığı herşeyin uğrunda sonuna kadar mücadele eden direnen tutkulu ve heyecanlı bir kişiliği vardı. Daha küçük yaşlarda sorgulamaya ailesinden başlıyor. Annesinin düşümeden, sorgulamadan ataerkil topluluğun gücüne sarılması onda kadınla ilgili düşüncelerin şekillenmesini sağladı. Olympe, dini evliliğe karşı idi; cinsel özgürlüğü savunuyordu.

Cinsiyetsiz aklın öncüsü Olypme, 1784’te kendi yazarlık kariyerine başladı. Kariyerinde siyasi yazılarıyla ünlendi. 1789 Fransız Devrimi’nin “eşitlik, kardeşlik, özgürlük” ilkeleri, devrim sürecinde zengin ya da yoksul, kadın yada erkek herkesi kapsadığı dile getirilmiş. O dönemde Marie Antoniette, “Ekmekleri yoksa pasta yesinler” sözlerinin tarihe mâl olacağını düşünmüş müydü bilinmez. Fakat bu sözün bardağı taşıran son damla olduğu ve Büyük Fransız Devrimi’nde önemli rol oynayacak kadınları sokağa dökmüştür.



Binlerce pazarcı zanaatçı ve çamaşırcı kadın, Kraliçe’nin sözlerini “Ne zaman ekmeğimiz olacak?” haykırışlarıyla yanıtladılar. Sokaktaki insanların da katılımıyla Ulusal Meclisi bastılar. Kral, İnsan ve Yurttaş Haklar Bildirisi’ni kabul etmek zorunda kalır. Fakat devrimin şekillemesiyle evrensel olduğu iddia edilen hakların belli bir cinsle sınırlanmış olduğunu gözler önüne seriyor. Kadınlar adeta görmezden geliniyor, insan ve Yurttaş kategorisinde görülmüyordu. Fransız devrimine olan inancını kaybeden Olympe, 1791’de kadınlar için eşit politik hakları talep eden Cercle Social derneğine katıldı. Orada yapılan toplantıda söylediği “Kadına darağacına çıkma hakkı tanınıyor; öyleyse kürsüye çıkma hakkı da olmalıdır” sözü ünlenmesini sağlıyor. Birkaç gün sonra Kadın ve Yurttaş Hakları Bildirgesini yayınlıyor.

Bu bildirgeden bir kesit:



“Yaratıcıyı hikmetinde tanı. Yakınlaşmayı ister göründüğün doğanın ihtişamı içinde şöyle bir yürü ve eğer cesaret edebilirsen, senin baskıcı egemenliğine kaynak oluşturabilecek bir örnek bul. Hayvanlara git, elementleri araştır, bitkileri incele, evet, doğanın işleyişine bak ve eğer sana bunun için gerekli araçları gösterirsem, kanıtlarımı kabul et. Eğer yapabilirsen, doğanın düzeni içinde cinsleri ara, araştır ve karar ver. Onları her yerde, herhangi bir ayrım olmadan birlikte görebilirsin; onlar her yerde uyumlu bir topluluk olarak bu ölümsüz şaheseri yaratmak için çalışıyor.“

Olympe aynı yıl Rousseau’nun Toplum Sözleşmesi’ne karşılık kendi Toplum Sözleşmesini kaleme aldı. Toplumsal cinsiyet eşitliğine dayalı evliliği savundu. Ona göre geleneksel evlilik, “güven ve sevginin mezarıdır. Bu nedenle, evli partnerlerin mülkü ortak olmalıdır.“
 

1789 Fransız Devrimi’nin öncü gücü Jakobenler iktidara geldikten hemen sonra monarşi yanlılarını sindirmek için yirmi bini aşkın insanı katletmiştir. Tarihe ” Terör Hükümdarlığı ” olarak geçen bu dönemde devrimiyle tiranlığın yer değiştirdiğini söylemekten sakınmayan Olypme de payını alacaktı. Ülkesini ve halkını taparcasına sevmenin kurbanı Olypme yakalanarak giyotine mahkum edildi. Giyotine giderken şu sözleri dile getirir:
“…Titreyin, çağdaş Tiranlar! Mezarımın derinliklerinden duyulacak sesim. Cesaretim, sizin daha barbar davranmanıza neden oluyor…”

 

18’inci yüzyılda Kadın Özgürlük Mücadelesi, kadınların kendileri için var olma çabalarınınöncüsüdür. Devrimi kadın mayasıyla büyütmeye, devrim içinde devrim yapmaya çalıştıkları için baskıcı güçler tarafından yok edilmeye çalışılmıştır. Şu an günümüzde bile onca kadın katline karşı, kadınlar dimdik ayakta şu sözler hep dillerde: “Susmadık, susmayacağız . Sonuna kadar direnişe devam!”  B.D

Yorum Gönder

0 Yorumlar
* Please Don't Spam Here. All the Comments are Reviewed by Admin.

buttons=(Accept !) days=(20)

Our website uses cookies to enhance your experience. Learn More
Accept !