Marie Curie’nin sıkıntılı yaşamı ve Albert Einstein’ın Mektubu


Marie Curie’nin sıkıntılı yaşamı ve Albert Einstein’ın  Mektubu

Nobel tarihinin iki ayrı bilim dalında ödül alabilen tek bilim insanı Marie Sklodowska-Curie kişisel yaşamıyla hep ilgi odağı olmuştur.

Öncü bilimsel çalışmaları kadınların erkeklerin gölgesinde kalan yaşamının ilk anlarından Paris’in ilk kadın profesörü olarak hakkı teslim edilene değin yazarın, keşifleri ve çalışmaları milyonlarca insanın yaşamını değiştirmiş ve günümüze kadar da aslında değiştirmeye devam etmektedir.

 
  
Kurtardığı hayatların ve önünü açtığı bilimsel çalışmaların büyüklüğüne rağmen kariyerlerinden bağımsız olarak tanınmış kadınların iç dünyalarına burnuna sokmaktan geri durmayan toplum ilgisi Marie Curie’yi de rahat bırakmamıştır.

Eşinin erken vefatının arkasından kişisel ilişkileri gazete sayfalarına yansımış, üçüncü kişilerin acımasızlığı bilimsel merakımızın sınırlarını zorlayarak ifşa olmuştur.

Merakımızı zorlayan bu acımasızca dedikoduların tartışmalı kamusallığı bir yana; aşağıda bu olaylar karşısında çağları aşan bilgeliği ile Albert Einstein tarafından verilmiş dâhiyane tavsiyeler; oradan alınabilecek dersleri gözlerimizin önüne sermektedir.

Var olmayan skandallar yaratmayı ve yarattığı skandallar ile satışlarını artırmayı seven basın dünyanın her yanında utanç dolu satırlara imza atmıştır.
 
 

Pierre ve Marie Curie’nin her ne kadar hayati değeri o yıllarda tam olarak anlaşılamamış olsa da tartışmalı çalışmaları, basının onları da utanç dolu satırlarla yazına dökmelerine mani olmamış ifşa olan hayatları tarihe kalmıştır.

Marie Curie’ye giderek artan ilginin nedeni çalışmaların insan bedeni üzerindeki ön görülemeyen etkileri olsa da bilim dünyasının ve kamuoyunun kadınların bilimsel çalışmalarına cinsiyetçi yaklaşımları da olduğu bir gerçektir.
 


Curie’nin kocasının vefatının öncesinde de bağımsız ve kendi ayakları üzerinde durabilen yapısı bilimselliği ile birlikte kamuoyunun merakını artırmış, kadının onurlu mücadelesine bilişsel erkiyle destek olan bu eşsiz deha çağına damgasını vurmuştur.

Pierre Curie’nin erken vefatı Marie Curie üzerindeki ilgiyi daha da artırmış; özgür ve bağımsız bu bilim insanı artık özel yaşamında da güçlü kadın timsali olarak adını koymuştur.

Bilimsel merakı hiçbir zaman zayıflamamış olsa da eşinden sonraki yaşamındaki özel anlar gazete sayfalarına yansımış, özel hayatındaki çalkantılı anlar tarihin notları arasında yerini almıştır.
Dehası kadar güzelliği ve bağımsız karakteriyle de erkeklerin beğenisini toplayan Marie Curie’nin uzun süre yalnız kalması da beklenemezdi zaten.
 
 

Curie ile Einstein’ı aynı karede gösteren ender fotoğraflardan; İkilinin arasındakiler ise sırasıyla Robert Milikan ve Gilbert Murray Cenova, 1925

Ancak Curie’nin gazete sayfalarına yansıyan özel yaşamının skandal yaratan ayrıntılarının arkasında elbette sadece basının magazinsel açgözlülüğünü yatmamaktadır.
Curie’nin Fransız Akademisi’ndeki boşalan üyeliğe seçilmesi gündemdedir ama Yahudi olduğu iddiası ve bir kadın olması onun sağcı basının odağına şimdiden koymuştur bile.
Tam bir Fransız olmamakla itham edilir her şeyden önce. Doğru Polonya[1]’dan göç etmiştir ama Yahudi değildir.

Neredeyse tüm “öteki” kimlikleri üzerinde barındırması ve Polonyalı bir göçmen olması onun Yahudiliğine delalet sayılmaktadır.

Sağ basın tüm nefretiyle Fransız Akademisi’ne yakışmadığını düşündükleri Curie’nin öze yaşamını didikler.

 
 
O’nu kamuoyu önünde itibarsızlaştırma çabalarının bir parçası olarak “iffetsiz kadın” olması ön plana çıkarılmaya çalışılır.

Curie’nin adaylığı dahi aslında kadınlar için inanılmaz bir başarıdır. Neredeyse zamanın başlangıcından bu yana erkekler tarafından sömürülmeye ve aşağılanmaya çalışılan kadın; en sonunda erkekler tarafından ciddiye alınan bir ferdini yetiştirmeyi bilmiştir.

Marie Curie; düşsel öngörüsü ve bilimsel becerileriyle erkekler âleminde rüştünü fazlasıyla ispat etmiştir. Ancak atomu parçalamaktan daha zor olduğu o büyük düşünür tarafından itiraf edilen ön yargıları kırmayı ne yazık ki başaramamış ve bilim dünyasının en yetkin kulübüne üye seçilmemiştir.
Merakından vazgeçmeyen Curie, erkeklerin tüm adaletsizliğine rağmen bilimsel sadakatinden vazgeçmemiş, laboratuarına geri dönmüştür.

 
Marie Curie’ye saldıran sağcı gazetelerden Excelsior’un döneme ait bir nüshası.

Toplumsal nezaketsizliğe ve erkeklerin aşağılayıcı tepkilerine gösterdiği Marie Curie’nin onurlu duruşu ne yazık ki onu basının küstah ilgisinden azade tutamamıştır.

Bu kez de Curie aşk hayatını dillerine dolayan gazeteler yeni bir skandal bulmuş olmanın hazzını yaşamaktadır. Müteveffa eşi Pierre Curie’nin eski asistanı Paul Langevin ile Marie Curie’nin ilişkisi dostluktan aşka doğru şekillenmekle birlikte Langevin arkasında bıraktığı eşi gazetelerin dramatik başlıklarında günlük olarak doldurulması gereken sayfalara malzeme edilmiştir.

Langevin yasal olarak devam eden evliliğindeki yükümlülüklerini yerine getirmemekle, Marie Curie de “yuva yıkan kötü kadın” olmakla itham edilmektedir. Ne Langevin çiftinin Curie’den bağımsız var olan iç sorunları ne de aşkın yasal görünümünün ahlakçı yüzeyselliği gazetecileri ilgilendirmektedir.
Satılmak için doldurulmak zorunda olan sütunlar bu kez içi boş ahlakçı söylevlerle ve bir kadının iç dünyasını karalayıcı ithamlarla doldurulmaktadır.

1911 sonbaharında Bürüksel’de gerçekleştirilen bir bilimsel çalıştaya Paul ile Marie’nin bir araya gelecek olması olayların bir başka boyuta taşınmasına neden olacaktır.

İki ünlü aşığın bir araya gelmesinden hoşnut olmayan Paul’un eşi; Marie ile Paul arasındaki özel mektupları gazetecilere dağıtır. Bilimsel çalışmalarının sekteye uğraması ve mahrem özel yazışmalarının kontrolü dışında açıklanması dışında; küçücük çocuklarının hayatını da karartır.
Basının küstahça ilgisi nedeniyle olayla yatışana değin çocuklarıyla bir arkadaşına taşınmak zorunda kalır.

Üçüncü Cumhuriyet’inin baskın muhafazakâr yönetimi altındaki Fransız kamuoyu; “ahlaksızlığı” ile ifşa olan Curie’ye ateş püskürür. Prusya ile savaş halinde olmanın Polonyalı bir göçmenin algısında yarattığı etki de işleri daha güçleştirmektedir.

 
  1911 Solvay Konferansı’ndan bir kare;Marie Curie çalıştaya katılabilen tek kadın. Curie, Einstien ve Langevin bir arada.

İşte tam da bu anda, Marie Curie’ye tarihin gördüğü en büyük deha Albert Einstein’dan unutulmaz bir destek gelir.

Bürüksel’de tanıştığı Curie’ye destek olmak için yazdığı mektup bugün tarihi bir vesika niteliği taşımaktadır.

Savaş karşıtlığı ve insan zihninde yarattığı devrimsel yeniliklerle adını bilim tarihine yazan Einstein; henüz daha bugünkü fenomenal düzeyine ulaşmadığı bu yıllarda gösterdiği bu mütevazı tavırla gelecekteki onurlu tutumlarının da işaretini vermiştir.

Aşağıda tam metnini okuyabileceğiniz kısa mektubunda Einstein, basının ve kamuoyunun haksız tutumlarıyla yalnız bırakılmış ve öteki ilan edilmiş bir bilim insanına mahcubiyetle desteğini ifade ediyor.

Bir bilimsel yetkinlik göstergesi olarak nezaket dolu satırlarında naçizane tavsiye de bulunurken tarihe de aydınlık bir not düşmüş oluyor.

Daha sonra Einstein’ın yazmaları arasında yayınlanan mektup.

Pek Muhterem Bayan Curie,
Aklıselim hiçbir şey söylenemeyecek bir meselede size yazdığım için lütfen bana gülmeyiniz. Ancak kamuoyunun sizinle alakadar cüret ettiği davranışlar kızgınlığımın temelini oluşturmaktadır. Her ne kadar; sansasyonelizm tutkusunu tatmin etmek için üzerinize gurursuzca zuhur eden bu güruhu mütemadiyen hakir gördüğünüze ikna olsam da artık duygularımı ifade etmek istiyorum.
Zekanıza, enerjinize ve dürüstlüğünüze olan hayranlığımı ifade etmek istiyorum, Brüksel’de sizinle kişisel olarak tanışmakla da kendimi şanslı sayıyorum. Sizin gibi, Langevin gibi, bu sürüngenlere benzemeyen kişilerle birlikte olmak beni mutlu ediyor.
Bu güruh sizinle ilgilenmeyi sürdürürse, değersiz zırvalarına okumayın, onun yerine sürüngenleri kendi uyduruklarıyla baş başa bırakın.
Size, Langevin ve Perrin[2]’e, tüm dostça dileklerimle,
Saygılarımla,
A. Einstein.


NOT: Planck’in Radyasyon sahasının; absürt derecede komik anlamıyla, standart mekaniği takip eden doğal olarak yapının devinimiyle sınırlanmış, Diatomik Moleküllere ait hareket yasasının istatistiğinde karar kıldım. Vakıa, bu yasanın gerçekliğinden çok az umutluyum.



  

Yorum Gönder

0 Yorumlar
* Please Don't Spam Here. All the Comments are Reviewed by Admin.

buttons=(Accept !) days=(20)

Our website uses cookies to enhance your experience. Learn More
Accept !